9 Mayıs 2012 Çarşamba

Osman Hamdi Bey, Evi Müzesi, Eskihisar Gebze

Osman Hamdi Bey, Evi Müzesi, Eskihisar Gebze

Osman Hamdi, (d. 30 Aralık 1842, İstanbul - ö. 24 Şubat 1910 İstanbul) Türk arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy'ün ilk belediye başkanı.[1] [2]

Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu, müzeci Halil Ethem Bey ve nümizmat İsmail Galip Bey’in ağabeyidir.

İlk Türk arkeoloğu kabul edilir. En önemli arkeolojik kazısı 1887-1888’de gerçekleştirildiği Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahidi’ni bulmuştur.
Çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusudur.İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni kurmuş, 29 yıl müdürlüğünü yapmış ve müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasına sokmuştur.

Günümüzde varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin kurucusudur. İlk Türk ressamlarından birisidir ve Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçmiştir.[3]

Yaşamı
31 Aralık 1842’de İstanbul’da dünyaya geldi. Ülkenin ilk maden mühendislerinden olan babası İbrahim Ethem Bey, 1877’de sadrazamlığa kadar yükselen bir devlet adamıydı. Ailenin ikisi kız altı çocuğundan en büyüğü Osman Hamdi’dir.[4] Erkek kardeşlerinden Mustafa Bey İstanbul gümrük müdürü, İsmail Galip Bey Türkiye’de nümizmatik biliminin kurucularından biri, Halil Ethem Bey ise müzeci olmuştur.

Osman Hamdi, ilkokul öğreniminin ardından, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. Oğullarının yurtdışında öğrenim görmesini isteyen babası onu birkaç yıl sonra hukuk öğrenimi için Paris'e gönderdi. Paris’te kaldığı 12 yıl boyunca hukuk öğrenimini sürdürürken o dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger'in atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı. Onun Paris’te bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid’i Paris’e göndermişti. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluşturdu.[5] Osman Hamdi Bey, 1867 Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları bilinmeyen “Çingenelerin Molası”, “Pusuda Zeybek “ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç yapıtını gönderdi.[3] Paris’te tanışıp evlendiği Marie adlı eşi ile 10 yıl evli kaldı, Fatma ve Hayriye adlı iki kızları oldu.

Yurda döndükten sonra devletin farklı kademelerinde görev aldı. İlk görevi Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğü idi. Mithat Paşa’nın Bağdat’a vali olması nedeniyle geldiği bu şehrin çeşitli görünümlerini yansıtan tablolar yaptı, Bağdat tarihi ve arkeolojisi ile ilgilendi.[6] O sırada vali Mithat Paşa’nın yardımcısı olan, geleceğin ünlü romancısı Ahmet Mithat Efendi ile tanışıp dost oldu.
İstanbul’a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana’da düzenlenen Uluslararası Sergi’ye komiser olarak katıldı. Viyana’da iken tanıştığı adı Marie olan bir başka Fransız hanımla ikinci evliliğini yaptı. Naile Hanım adını alan ikinci eşinden Melek, Leyla, Ethem, Nazlı adlı çocukları dünyaya geldi.

1875 yılında Kadıköy'ün ilk şehremini (belediye başkanı) olarak görevlendirildi ve bu görevi bir yıl sürdürdü[7].

Osmanlı-Rus Harbi’nden sonra devlet memurluğundan ayrılan Osman Hamdi Bey, 1881'de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine padişahın şahsi emri ile müze müdürlüğüne atandı.

1 Ocak 1882’de padişah II. Abdülhamit, tarafından bir başka göreve daha atandı. Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğü ile görevlendirilmişti. Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarladı. Binanın inşası ve akademik kadronun kurulmasının ardından okulu 2 Mart 1883’te öğretime açtı.

Müze-i Hümayun müdürü olarak ilk işi eski eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklayan bir tüzük hazırlamaktı. Yürürlükte bulunan 1874 tarihli “Asar-ı Atika Nizamnamesi"ni 1883 yılında yeniden düzenledi ve yürürlüğe soktu. Bu yeni düzenleme ile Batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eski eser kaçırılmasını önledi.

Müze müdürlüğü sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina (Muğla, Yatağan) ve Sayda (Lübnan)'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. Sayda’da yaptığı kazılarda bulduğu antik eserler arasında arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan İskender Lahiti de bulunmaktadır. Söz konusu eserler, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Osman Hamdi Bey, ona uluslar arası ün getiren bu kazılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Reinach ile birlikte “ Une necropole a Sidon (Sayda Kral Mezarlığı)” adlı bir kitap yazmış ve 1892’de Paris’te yayımlatmıştır.[3]

Osman Hamdi Bey, yakın çevresini de çeşitli kazılarda görevlendirmişti. Oğlu Mimar Ethem Bey’in Tralles natik kentinde (Güzelhisar, Aydın) yaptığı kazılarda Roma tanrısı Artemis'e atfedilmiş bir tapınağın frizleri ile daha birçok eser ortaya çıkarıldı ve Müze-i Hümayun’a getirildi. Aydın’da Alabanda ve Sidamara antik kentlerindeki kazılarının başında kardeşi Halil Ethem Bey’i görevlendirdi. Müze Memurlarından Makridi Bey, Rakka, Boğazköy, Alacahöyük, Akalan,Langaza, Rodos, Taşöz ve Notion kazılarını yürüttü.

Osman Hamdi Bey, kazılar neticesinde artan eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina arayışına girdi. Eserler, Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınmıştı ancak burası da yetersiz gelmekteydi. Devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirdi. Üç aşamada tamamlanan müze binasının ilk kısmı 1899'da, ikinci kısmı 1903'de, üçüncü kısmı 1907 yılında ziyarete açıldı. Müzenin içinde fotoğrafhane, kütüphane, modelhane yaptırdı.
Müze-i Hümayun, arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizatlar Aya İrini’de bırakıldı ve "Esliha-i Askeriye Müzesi" adıyla düzenlendi. Bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini mektebin büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı. Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.

Osman Hamdi Bey, müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç bırakmadı. Resimlerini genellikle Eskihisar, Gebze’deki evinde geçirdiği yaz aylarında yaptı. Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanan ressamdı.[3] Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak tarihi eşyaları kullandı. "Kaplumbağa Terbiyecisi" (1906), "Silah Taciri" (1908) Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Birçok resmi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir.

Sanatçı, 24 Şubat 1910 tarihinde Kuruçeşme’de(İstanbul) yalısında hayatını kaybetti. Ayasofya’da kılınan cenaze namazının ardından müzenin bulunduğu Çinili Köşk’e getirilen cenazesi, vasiyeti üzerine Eskihisar’a götürülerek defnedildi. Mezarının başına Bakanlar Kurulu kararıyla iki isimsiz Selçuklu taşı kondu.[8] Sanatçının Eskihisar' daki köşkü 1987’den bu yana müze olarak hizmet verir.

Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde Gebze ve civar köyleri özellikle yönetimin üst düzey kişileri için yazları gelinip kalınan gözde sayfiye yerleri arasında yer almaktadır. Osman Hamdi Bey'in babasının da Eskihisar köyünde bir konağı vardır. Osman Hamdi Bey Eskihisar'ı babasının Gebze'deki konağına gittikleri sırada tanımıştır. Gençlik yıllarında burada 28 dönümlük bir arazi satın alır. 1884 yılında deniz kenarındaki bu güzel koyda bir köşk yaptırır. Planını kendisinin çizdiği bu yapı, Fransız Mimarisinden izler taşır. Yapının kiremit, tuğla, ahşap aksamı gibi teknik malzemeleri, Fransa Lyon'dan gemi ile getirilmiştir. Eskihisar'ı çok seven Osman Hamdi, resmi ve ilmi çalışmalarından arta kalan zamanda ilk fırsatta ailesiyle bu eve gelmiş ve evin değişik odalarında bahçede ve resim atölyesinde resim yaparak zamanını geçirmiştir. Osman Hamdi Bey 1884 yılından itibaren ömrünün neredeyse tüm yazlarını Eskihisar köyünde geçirmiştir.

Günümüzde Müze olarak hizmet veren Osman Hamdi bey konağı, Eskihisar beldesinin merkez sayılan kısmının batı tarafında, sahile paralele bir yerdedir. Binanın bulunduğu arsa sahile paralel olup, bahçesi ağaçlık ve kuzeye doğru yükselen bir tepe üzerindedir. Köyün batı tarafında yer alan sahildeki köşk ve eklenti binalarına resim stüdyosunu (resimhane) ve kayık barınağını (kayıkhane) yaptırır. Giriş katının ahşap kapılarının tablalarına 1901-1903 yıllarında yaptığı çok güzel çiçek resimlerinin her biri bugünkü tablolarının değeri düzeyindedir.
Köşk ve eklenti binaları I. Dünya Savaşı sıralarında karargâh komutanının emrine verilmiştir. Atatürk ve İsmet İnönü Kurtuluş Savaşı'nın çeşitli evrelerinde bu köşkte kalmışlardır. Sonraları Osman Hamdi Bey'in köşkü uzun süre kaderine terk edilmiştir. 1945'de çıkan bir yangın ile üst katı yanmış. Ancak, 1966 larda köşk, müştemilat ve korusu Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca tescil ettirilip kamulaştırılmıştır. Bakanlık tarafından köşk ve eklenti binaları iki yıl süren onarım çalışmalarıyla bugünkü haline dönüştürülerek müze haline getirilmiştir. 24.03.2006 tarihine kadar Kocaeli Müzesi Müdürlüğüne bağlı birim olarak hizmet veren Müze, bu tarihten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan protokolle, Kocaeli B. B. Başkanlığına geçmiş ve B. B. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı, Müzeler Şube Müdürlüğü tarafından yapılan teşhir tanzim çalışmaları ve çevre düzenlemesi ile galeri müze özelliği verilerek yeniden faaliyete girmiştir. Müzenin içindeki dekorasyon (perde, mobilya, örtü) tamamen dönem özelliklerine göre hazırlanmıştır.
Osman Hamdi Bey'in kişisel eşyaları, aile resimleri ve yapmış olduğu resim çalışmalarının birebir ölçekli geniş bir koleksiyonu Müzede yer almaktadır.

Müzenin en ilginç tarafı, üst kattaki odalardan birisinde Osman Hamdi Beyin resim çalışmalarından "Çiçek Düzenleyen Kız"' tablosunun yapıldığı (ressamın modeliyle birlikte çalıştığı) anın üç boyutlu modellerle canlandırıldığı son derece estetik bir düzenlemeye sahip sunumdur. Burada izleyicinin tablonun yapıldığı ana gönderilmesi ve belleğinde hoş duygularla müzeden ayrılması amaçlanmıştır. Osman Hamdi'nin bir yapıtının gerçekle ilişkilendirilmesi, modern müzecilikte eğlendirerek öğretmeye dayalı sergileme anlayışının en üst seviyesini göstermektedir.

Anısına yapılanlar

Yönetmenliğini Umut Hacıfevzioğlu'nun yaptığı senaryosunu Emre Caner'in yazdığı "Kaplumbağa Terbiyecisi" belgeseli

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından anısına hazırlanan web sitesi

Eserleri

Kahve Ocağı (1879), Haremden (1880), İki Müzisyen Kız (1880), Çarşaflanan Kadınlar (1880), Vazo Yerleştiren Kız (1881), Gebze Manzara (1881), Kız-Tevfika (1882), Türbe ziyaretinde İki Genç Kız I, Türbe ziyaretinde iki Genç Kız II (1890), Naile Hanım Portresi, Mihrap (1901), Feraceli Kadınlar (1904), Pembe Başlıklı Kız (1904), Kaplumbağa Terbiyecisi (1905), Mimozalı Kadın (1906), Şehzade Türbesinde Derviş (1908), Silah Taciri (1908), Beyaz Entarili Kız (1908), Kahvedeki Bozayı (1908), Çıplak (1867), Eşi Naile Hanım (1842-1910)
Osman Hamdi Bey Evi Müzesi
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 16.06.2005 tarih ve 83747 sayılı makam olurlarına istinaden 24.03.2006 tarihli Protokol ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne devri yapılmıştır. Devirde söz konusu olan; Osman Hamdi Bey Evi Müştemilatı (Resimhane Binası), ön bahçe ve koruluktur.

Burada yürütülen çalışmalarda öncelikli olarak ön bahçe ve çevre düzenlemesi yapılarak Osman Hamdi Bey Evi olarak bilinen yapı Osman Hamdi Bey Evi Müzesi olarak yeniden düzenlenip, teşhir ve tanzimi tamamlanarak 18 Mayıs 2006 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır
Müzenin yeniden düzenlenmesinde “galeri müze” anlayışı içerisinde teşhir tanzimde itina ile onarımları yapılan dönem özelliklerini yansıtan mobilya ve mefruşat ile birlikte, yine dönem özelliklerine uygun olarak el işçiliği imalat kullanılmıştır.

Osman Hamdi Bey’in ülkemizde ve yurt dışındaki müze ve özel koleksiyonlarda yer alan tabloları tuval üzerine özel bir teknikle yaptırılan orijinal boyutlardaki röprodüksiyonları sergilenmektedir. Müze içinde yer alan üç boyutlu canlandırmalarla birlikte son derece estetik, modern müzecilik ilkelerini temel alan, yaşayan müze anlayışının ön planda olduğu bir müze olarak yeniden tasarlanmıştır. Müze ve müştemilatın yer aldığı bahçe 24 saat özel güvenlik ile korunmaktadır.

Osman Hamdi Bey Evi müştemilatı bir sanat müzesi özelliği taşıması nedeniyle, görevi sanat beğenisini ve estetik algıyı yükseltmektir. Randevu sistemi ile yürütülen  “Programlı Okul Gezileri” kapsamında Ocak-Mayıs 2009 ayları arasında toplam 4.920 kişi gezmiştir. Ayrıca, Müze müştemilatının alt bölümü, sanatçının resim atölyesinin anısına Sanat Galerisi olarak düzenlenmiş olup gelen talepler doğrultusunda sergilere yer verilmektedir.

Müze  her gün, 09:00–12:00/13:00–17:00 saatleri arasında gezilebilir. Adresi ise; Eskihisar Beldesi Sahil Yolu, Gebze-Kocaeli dir. Tel: 262 655 6348
Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Hamdi_Bey
http://www.osmanhamdibey.gov.tr/belge/1-88473/eski2yeni.html
http://www.gorselsanatlar.org/archive.php?topic=20352.0
http://www.kocaeli.bel.tr/Content.aspx?ContentID=23880&CategoryID=2596


0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa