Osman Hamdi Bey, Evi Müzesi, Eskihisar Gebze
Osman Hamdi Bey, Evi Müzesi, Eskihisar Gebze
Osman Hamdi, (d. 30 Aralık
1842, İstanbul -
ö. 24
Şubat 1910
İstanbul) Türk arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy'ün
ilk belediye başkanı.[1] [2]
Osmanlı
sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu, müzeci Halil
Ethem Bey ve nümizmat İsmail Galip Bey’in ağabeyidir.
İlk Türk
arkeoloğu kabul edilir. En önemli arkeolojik kazısı 1887-1888’de
gerçekleştirildiği Sayda
Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender
Lahidi’ni bulmuştur.
Çağdaş Türk
müzeciliğinin kurucusudur.İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni kurmuş, 29
yıl müdürlüğünü yapmış ve müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasına sokmuştur.
Günümüzde
varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin
kurucusudur. İlk Türk ressamlarından birisidir ve Türk resminde figürlü
kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçmiştir.[3]
Yaşamı
31 Aralık
1842’de İstanbul’da
dünyaya geldi. Ülkenin ilk maden mühendislerinden olan babası İbrahim Ethem Bey, 1877’de sadrazamlığa kadar
yükselen bir devlet adamıydı. Ailenin ikisi kız altı çocuğundan en büyüğü Osman
Hamdi’dir.[4]
Erkek kardeşlerinden Mustafa Bey İstanbul gümrük müdürü, İsmail Galip Bey Türkiye’de nümizmatik biliminin
kurucularından biri, Halil Ethem Bey ise müzeci olmuştur.
Osman Hamdi,
ilkokul öğreniminin ardından, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. Oğullarının
yurtdışında öğrenim görmesini isteyen babası onu birkaç yıl sonra hukuk
öğrenimi için Paris'e gönderdi. Paris’te kaldığı 12 yıl boyunca hukuk
öğrenimini sürdürürken o dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger'in
atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı. Onun Paris’te
bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman
Seyyid’i Paris’e göndermişti. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını
oluşturdu.[5]
Osman Hamdi Bey, 1867
Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları bilinmeyen “Çingenelerin Molası”,
“Pusuda Zeybek “ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç yapıtını gönderdi.[3]
Paris’te tanışıp evlendiği Marie adlı eşi ile 10 yıl evli kaldı, Fatma ve
Hayriye adlı iki kızları oldu.
Yurda döndükten
sonra devletin farklı kademelerinde görev aldı. İlk görevi Bağdat İli Yabancı
İşler Müdürlüğü idi. Mithat Paşa’nın Bağdat’a vali
olması nedeniyle geldiği bu şehrin çeşitli görünümlerini yansıtan tablolar
yaptı, Bağdat tarihi ve arkeolojisi ile ilgilendi.[6]
O sırada vali Mithat Paşa’nın yardımcısı olan, geleceğin ünlü romancısı Ahmet Mithat Efendi ile tanışıp dost oldu.
İstanbul’a
döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana’da
düzenlenen Uluslararası Sergi’ye komiser olarak katıldı. Viyana’da iken
tanıştığı adı Marie olan bir başka Fransız hanımla ikinci evliliğini yaptı.
Naile Hanım adını alan ikinci eşinden Melek, Leyla, Ethem, Nazlı adlı çocukları
dünyaya geldi.
1875 yılında Kadıköy'ün ilk şehremini (belediye başkanı)
olarak görevlendirildi ve bu görevi bir yıl sürdürdü[7].
Osmanlı-Rus Harbi’nden sonra devlet memurluğundan
ayrılan Osman Hamdi Bey, 1881'de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi)
müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine padişahın şahsi emri ile müze müdürlüğüne
atandı.
1 Ocak 1882’de padişah II.
Abdülhamit, tarafından bir başka göreve daha atandı. Türkiye’nin ilk güzel
sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğü ile
görevlendirilmişti. Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarladı. Binanın
inşası ve akademik kadronun kurulmasının ardından okulu 2 Mart 1883’te öğretime açtı.
Müze-i Hümayun
müdürü olarak ilk işi eski eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklayan bir tüzük
hazırlamaktı. Yürürlükte bulunan 1874 tarihli “Asar-ı Atika
Nizamnamesi"ni 1883
yılında yeniden düzenledi ve yürürlüğe soktu. Bu yeni düzenleme ile Batılı
ülkelere Osmanlı topraklarından eski eser kaçırılmasını önledi.
Müze müdürlüğü
sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut
Dağı, Lagina
(Muğla, Yatağan) ve Sayda
(Lübnan)'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. Sayda’da yaptığı kazılarda
bulduğu antik eserler arasında arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan
İskender Lahiti de bulunmaktadır. Söz konusu eserler, İstanbul Arkeoloji
Müzesi'nde sergilenmektedir. Osman Hamdi Bey, ona uluslar arası ün getiren bu
kazılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Reinach ile birlikte “ Une necropole a
Sidon (Sayda Kral Mezarlığı)” adlı bir kitap yazmış ve 1892’de Paris’te
yayımlatmıştır.[3]
Osman Hamdi
Bey, yakın çevresini de çeşitli kazılarda görevlendirmişti. Oğlu Mimar Ethem
Bey’in Tralles natik kentinde (Güzelhisar,
Aydın) yaptığı kazılarda Roma tanrısı Artemis'e
atfedilmiş bir tapınağın frizleri ile daha birçok eser ortaya çıkarıldı ve
Müze-i Hümayun’a getirildi. Aydın’da Alabanda ve Sidamara antik kentlerindeki
kazılarının başında kardeşi Halil
Ethem Bey’i görevlendirdi. Müze Memurlarından Makridi Bey, Rakka, Boğazköy,
Alacahöyük,
Akalan,Langaza,
Rodos, Taşöz ve Notion kazılarını yürüttü.
Osman Hamdi
Bey, kazılar neticesinde artan eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina
arayışına girdi. Eserler, Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınmıştı ancak burası da yetersiz
gelmekteydi. Devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa
ettirdi. Üç aşamada tamamlanan müze binasının ilk kısmı 1899'da, ikinci kısmı
1903'de, üçüncü kısmı 1907 yılında ziyarete açıldı. Müzenin içinde
fotoğrafhane, kütüphane, modelhane yaptırdı.
Müze-i Hümayun,
arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri
teçhizatlar Aya İrini’de bırakıldı ve "Esliha-i Askeriye Müzesi"
adıyla düzenlendi. Bugünkü Askeri
Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete
açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser
depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi Nefise Mektebi
öğrencilerinin eserlerini mektebin büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar
Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı. Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk
müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.
Osman Hamdi
Bey, müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç
bırakmadı. Resimlerini genellikle Eskihisar,
Gebze’deki evinde geçirdiği yaz aylarında yaptı. Türk resminde ilk kez
figürlü kompozisyonu kullanan ressamdı.[3]
Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya
açılmış kadın imgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak
tarihi eşyaları kullandı. "Kaplumbağa Terbiyecisi" (1906), "Silah
Taciri" (1908)
Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Birçok resmi İstanbul
Resim ve Heykel Müzesi, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde
sergilenmektedir.
Sanatçı, 24 Şubat
1910 tarihinde Kuruçeşme’de(İstanbul)
yalısında hayatını kaybetti. Ayasofya’da kılınan cenaze namazının ardından müzenin
bulunduğu Çinili Köşk’e getirilen cenazesi, vasiyeti üzerine Eskihisar’a
götürülerek defnedildi. Mezarının başına Bakanlar Kurulu kararıyla iki isimsiz
Selçuklu taşı kondu.[8]
Sanatçının Eskihisar' daki köşkü 1987’den bu yana müze olarak hizmet verir.
Osmanlı
İmparatorluğunun son dönemlerinde Gebze ve civar köyleri özellikle yönetimin
üst düzey kişileri için yazları gelinip kalınan gözde sayfiye yerleri arasında
yer almaktadır. Osman Hamdi Bey'in babasının da Eskihisar köyünde bir konağı
vardır. Osman Hamdi Bey Eskihisar'ı babasının Gebze'deki konağına gittikleri
sırada tanımıştır. Gençlik yıllarında burada 28 dönümlük bir arazi satın alır.
1884 yılında deniz kenarındaki bu güzel koyda bir köşk yaptırır. Planını
kendisinin çizdiği bu yapı, Fransız Mimarisinden izler taşır. Yapının kiremit,
tuğla, ahşap aksamı gibi teknik malzemeleri, Fransa Lyon'dan gemi ile
getirilmiştir. Eskihisar'ı çok seven Osman Hamdi, resmi ve ilmi çalışmalarından
arta kalan zamanda ilk fırsatta ailesiyle bu eve gelmiş ve evin değişik
odalarında bahçede ve resim atölyesinde resim yaparak zamanını geçirmiştir. Osman
Hamdi Bey 1884 yılından itibaren ömrünün neredeyse tüm yazlarını Eskihisar
köyünde geçirmiştir.
Günümüzde
Müze olarak hizmet veren Osman Hamdi bey konağı, Eskihisar beldesinin merkez
sayılan kısmının batı tarafında, sahile paralele bir yerdedir. Binanın
bulunduğu arsa sahile paralel olup, bahçesi ağaçlık ve kuzeye doğru yükselen
bir tepe üzerindedir. Köyün batı tarafında yer alan sahildeki köşk ve eklenti
binalarına resim stüdyosunu (resimhane) ve kayık barınağını (kayıkhane)
yaptırır. Giriş katının ahşap kapılarının tablalarına 1901-1903 yıllarında
yaptığı çok güzel çiçek resimlerinin her biri bugünkü tablolarının değeri
düzeyindedir.
Köşk ve eklenti binaları I. Dünya Savaşı sıralarında karargâh komutanının
emrine verilmiştir. Atatürk ve İsmet İnönü Kurtuluş Savaşı'nın çeşitli
evrelerinde bu köşkte kalmışlardır. Sonraları Osman Hamdi Bey'in köşkü uzun
süre kaderine terk edilmiştir. 1945'de çıkan bir yangın ile üst katı yanmış.
Ancak, 1966 larda köşk, müştemilat ve korusu Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca
tescil ettirilip kamulaştırılmıştır. Bakanlık tarafından köşk
ve eklenti binaları iki yıl süren onarım çalışmalarıyla bugünkü haline
dönüştürülerek müze haline getirilmiştir. 24.03.2006 tarihine kadar Kocaeli
Müzesi Müdürlüğüne bağlı birim olarak hizmet veren Müze, bu tarihten sonra
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan protokolle, Kocaeli B. B.
Başkanlığına geçmiş ve B. B. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi
Başkanlığı, Müzeler Şube Müdürlüğü tarafından yapılan teşhir tanzim çalışmaları
ve çevre düzenlemesi ile galeri müze özelliği verilerek yeniden faaliyete
girmiştir. Müzenin içindeki dekorasyon (perde, mobilya, örtü) tamamen dönem
özelliklerine göre hazırlanmıştır.
Osman Hamdi Bey'in kişisel eşyaları, aile resimleri ve yapmış olduğu resim çalışmalarının birebir ölçekli geniş bir koleksiyonu Müzede yer almaktadır.
Osman Hamdi Bey'in kişisel eşyaları, aile resimleri ve yapmış olduğu resim çalışmalarının birebir ölçekli geniş bir koleksiyonu Müzede yer almaktadır.
Müzenin en
ilginç tarafı, üst kattaki odalardan birisinde Osman Hamdi Beyin resim
çalışmalarından "Çiçek Düzenleyen Kız"' tablosunun yapıldığı (ressamın
modeliyle birlikte çalıştığı) anın üç boyutlu modellerle canlandırıldığı son
derece estetik bir düzenlemeye sahip sunumdur. Burada izleyicinin tablonun
yapıldığı ana gönderilmesi ve belleğinde hoş duygularla müzeden ayrılması
amaçlanmıştır. Osman Hamdi'nin bir yapıtının gerçekle ilişkilendirilmesi,
modern müzecilikte eğlendirerek öğretmeye dayalı sergileme anlayışının en üst
seviyesini göstermektedir.
Anısına
yapılanlar
Yönetmenliğini
Umut Hacıfevzioğlu'nun yaptığı senaryosunu Emre Caner'in yazdığı
"Kaplumbağa Terbiyecisi" belgeseli
Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından anısına hazırlanan web sitesi
Eserleri
Kahve Ocağı
(1879), Haremden (1880), İki Müzisyen Kız (1880), Çarşaflanan Kadınlar (1880), Vazo
Yerleştiren Kız (1881), Gebze Manzara (1881), Kız-Tevfika (1882), Türbe
ziyaretinde İki Genç Kız I, Türbe ziyaretinde iki Genç Kız II (1890), Naile Hanım Portresi, Mihrap
(1901), Feraceli Kadınlar (1904), Pembe Başlıklı Kız (1904), Kaplumbağa Terbiyecisi (1905), Mimozalı
Kadın (1906), Şehzade Türbesinde Derviş (1908), Silah
Taciri (1908), Beyaz Entarili Kız (1908), Kahvedeki Bozayı (1908), Çıplak
(1867), Eşi Naile Hanım (1842-1910)
Osman Hamdi Bey Evi Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 16.06.2005 tarih ve 83747 sayılı makam olurlarına istinaden 24.03.2006 tarihli Protokol ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne devri yapılmıştır. Devirde söz konusu olan; Osman Hamdi Bey Evi Müştemilatı (Resimhane Binası), ön bahçe ve koruluktur.
Burada yürütülen çalışmalarda öncelikli olarak ön bahçe ve çevre
düzenlemesi yapılarak Osman Hamdi Bey Evi olarak bilinen yapı Osman Hamdi Bey
Evi Müzesi olarak yeniden düzenlenip, teşhir ve tanzimi tamamlanarak 18 Mayıs
2006 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır
Müzenin yeniden düzenlenmesinde “galeri müze” anlayışı
içerisinde teşhir tanzimde itina ile onarımları yapılan dönem özelliklerini
yansıtan mobilya ve mefruşat ile birlikte, yine dönem özelliklerine uygun
olarak el işçiliği imalat kullanılmıştır.
Osman Hamdi Bey’in ülkemizde ve yurt dışındaki müze ve özel
koleksiyonlarda yer alan tabloları tuval üzerine özel bir teknikle
yaptırılan orijinal boyutlardaki röprodüksiyonları sergilenmektedir. Müze
içinde yer alan üç boyutlu canlandırmalarla birlikte son derece estetik, modern
müzecilik ilkelerini temel alan, yaşayan müze anlayışının ön planda olduğu bir
müze olarak yeniden tasarlanmıştır. Müze ve müştemilatın yer aldığı bahçe 24
saat özel güvenlik ile korunmaktadır.
Osman Hamdi Bey Evi müştemilatı bir sanat müzesi özelliği taşıması
nedeniyle, görevi sanat beğenisini ve estetik algıyı yükseltmektir. Randevu
sistemi ile yürütülen “Programlı Okul
Gezileri” kapsamında Ocak-Mayıs 2009 ayları arasında toplam 4.920 kişi
gezmiştir. Ayrıca, Müze müştemilatının alt bölümü, sanatçının resim atölyesinin
anısına Sanat Galerisi olarak düzenlenmiş olup gelen talepler doğrultusunda
sergilere yer verilmektedir.
Müze her gün,
09:00–12:00/13:00–17:00 saatleri arasında gezilebilir. Adresi ise; Eskihisar
Beldesi Sahil Yolu, Gebze-Kocaeli dir. Tel: 262 655 6348
Kaynaklar: http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Hamdi_Bey
http://www.osmanhamdibey.gov.tr/belge/1-88473/eski2yeni.html
http://www.gorselsanatlar.org/archive.php?topic=20352.0
http://www.kocaeli.bel.tr/Content.aspx?ContentID=23880&CategoryID=2596
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa