26 Nisan 2012 Perşembe

S/S KURTULUŞ, NAZİ İŞGALİ ALTINDAKİ KOMŞU YUNANİSTAN’A ERZAK, İLAÇ TAŞIYAN FEDAİ…


S/S KURTULUŞ, NAZİ İŞGALİ ALTINDAKİ KOMŞU YUNANİSTAN’A ERZAK, İLAÇ TAŞIYAN FEDAİ…

SS Kurtuluş was a Turkish cargo ship which became famous for her humanitarian role in carrying food aid during the Great Famine Greece suffered under the Occupation of Greece by Nazi Germany in World War II. She sank on 20 February 1942 in the Sea of Marmara during her fifth voyage from İstanbul, Turkey to Piraeus, Greece.

Το Κουρτουλούς ήταν τουρκικό φορτηγό πλοίο το οποίο κατά τη διάρκεια του Β' Παγκοσμίου πολέμου χρησιμοποιήθηκε για την μεταφορά ανθρωπιστικής βοήθειας στον μεγάλο λοιμό στην κατεχόμενη από τις γερμανικές δυνάμεις Ελλάδα. Βυθίστηκε στις 20 Φεβρουαρίου του 1942 στη θάλασσα του Μαρμαρά, κατά τη διάρκεια του πέμπτου ταξιδιού του από την Κωνσταντινούπολη στον Πειραιά.

Onun fotoğrafını ilk kez Kaptan Oktay SÖNMEZ ağabeyin “ANILARDA GEMİLER- UFKUN ÖTESİNDE KAYBOLDULAR” kitabında gördüm. Geminin ilk ismi S/S Euripides, 1883 yılında İngiltere’de, Caird Purdie & Co. , Barrow Tersanesi'nde denize indirilir, Ölçüleri 76,4 m tam boy, 10,6 m en, 6,4 m derinlik, 1741 gros, 994 net ton, buhar makineli,2 silindirli, 900 beygir gücünde. Gemiye 1924 yılında Türk Bayrağı çekilir. Adı ise S/S Teşvikiye. 1934 yılında S/S Kurtuluş ismini alır. Geminin son armatörü ise İstanbul’da  mukim Tavilzade Mustafa ve Kardeşleri firması.

S/S Kurtuluş Anadolu Yarımadası’nın kıyılarında yer almış, irili ufaklı ve hemen hepsi o zamanlar fırtınalara karşı korunmasız açık limanlar olan şirin kasabalar, özellikle de Karadeniz-İstanbul arasında ne bulursa taşır, navlun getirir. 1939 da ikinci Dünya savaşı patlar. Avrupa’nın neredeyse yarısı Nazi mezaliminin , Hitler ordularının kaz adımları altındadır. Çok geçmeden bu adımlar Yunanistan’ı da çiğner. Yunanlı yeniden savaşa yenik ve perişan. Gestapo korkusu ve açlık içinde kıvranan komşumuza ilk dostluk eli Anadolu’dan uzanır. 6 Ekim 1941 günü S/S Kurtuluş, tam yük gıda ve tıbbi malzeme ile İstanbul’dan Pire’ye yol verir. Açlık ve hastalığa Hızır gibi yetişen Kurtuluş’u bütün Atina’lılar limana inerek sevinç göz yaşları ile karşılarlar. Seferler birbirini izler. Ne var ki altıncı seferini yaptığı 21 Şubat 1942 gecesi amansız kışın, kar ve tipi ile patlayan bir fırtınanın kurbanı olan S/S Kurtuluş Hayırsızada Kayalıklarında batar. Kurtuluş’un batışından sonra “Tunç”, “Dumlupınar”, “Konya” adlı vapurlar aynı göreve devam eder. İsmi ne olursa olsun, hangi geminin ufukta dumanı gözükse halk “Kurtuluş! Kurtuluş geldi! Diyerek sahile yığılır. Kurtuluş iki halk arasında bir dostluk simgesi olmuş bir gemidir.

Kurtuluş gemisinin fotoğrafına ikinci kez Prof. Dr. Kemal ARI hocanın yazdığı “Türk Ticaret-İ Bahriyesi ve Mübadele Gemileri” adlı kitabın 158. Sayfasında rastladım. Bu eski dosta ait Kaptan Oktay SÖNMEZ ağabeyin kitabında okuduğum ve bu yazının başındaki bilgilere tekrar başvurdum.




İşin ilginç yanı ise 2006 yılında bu geminin belgeseli yapıldığını öğrendim. Film ile ilgili detaylara http://www.sskurtulus.com ulaşılabilir. Filmin yönetmeni Erhan Cerrahoğlu’nun sahibi olduğu medya şirketinin e-posta adresine gemiyle ilgilendiğimi bildiren ve bu belgesele nasıl ulaşabileceğim konusunda bir mesaj gönderdim. Yönetmen Erhan Cerrahoğlu beni telefonumdan arayarak, gemiye olan ilgim için güzel sözler söyledikten sonra, filmin piyasada satılmadığını ancak bir kopyasının bana göndereceğini bildirdi. Ancak bu konuşmanın üzerinden aylar geçti, 2 kere e-posta bir kez de telefonla hatırlatmam da yeterli olmadı. Henüz filmden bir haber yok. Umarım gelecekte bir gün izleme şansımız olur…




Kaynaklar:

Anılarda Gemiler- Ufkun Ötesinde Kayboldular- Kaptan Oktay Sönmez

Türk Ticaret-İ Bahriyesi ve Mübadele Gemileri- Prof. Dr. Kemal ARI





     




9 Nisan 2012 Pazartesi

İvan Ayvazovski, İstanbul Ziyaretleri ve Nazım Hikmet

İvan Ayvazovski, İstanbul Ziyaretleri ve Nazım Hikmet

Usta şairimiz Sunay Akın’ın “Önce Çocuklar ve Kadınlar” adlı kitabında Ayvazovski;

“Nazım Hikmet,1962 yılının 19 Nisan günü Moskova’da yazdığı “ Severmişim Meğer” adlı şiirinde Ayvazovski’nin denizlerinden şöyle söz eder;

Meğer denizi severmişim,

hem de nasıl

ama Ayvazovski’nin denizleri bir yana  

Şairin; Ermeni asıllı ünlü Rus ressamı “bir yana” koymasının nedeni, Ayvazovski’nin tablolarında daha çok fırtınalı denize yer vermesidir. Gemileri yutan dev dalgaların ressamıdır Ayvazovski. Bu yüzden, devrilen yelken direğine tutunan denizciler, kayalıklara bindirmiş bir gemi, deniz savaşları ve filikalardaki yaşam kavgası birçok tablosunun ana konusudur. Resmini yaptığı kentlerin arasına İstanbul’u da katan ressam,felaket anıyla mı anılmalı yalnızca? Elbette hayır. Onun, şapkasını koyduğu kayalığa dayadığı sol eliyle yüzünü tutmuş bir halde, ufka bakan bir adamı çizdiği tablosunda oldukça durgun bir deniz vardır. 1880 yılında yapılan bu tabloda, ay ışığı altındaki bu adam ise Rus şair Puşkin’den başkası değildir. Ayvazovski, şairin değişik ülkeler görme özlemini de ustalıkla oturtur, Puşkin’in bakışlarına. Nazım Hikmet’in bu tabloyu, Ayvazovski’nin “sevmem” dediği deniz resimlerinden ayırdığına şüphem yoktur. Ben ise ressamın en çok 1889’da yaptığı Dalga adlı tablosunu severim. Bu tabloda,dev dalgaların azgın köpükleri arasında sulara gömülmekte olan bir geminin direklerinin yanı sıra, alabora olmamak için direnen bir filikanın içindeki insanlar ve kırılan direğin su üstünde kalan parçasına tutunan iki denizcinin dramı yansıtılır.”

İvan Ayvazovski (Rusça: Иван Константинович Айвазовский / Ivan Konstantinovich Ayvazovskiy, Ermenice: Հովհաննես Այվազովսկի / Hovhannes Aivazovsky, Hovhannes Ayvazyan), (d. 29 Temmuz 1817; Feodosya - ö. 5 Mayıs 1900 ; Feodosya), eserlerinin yarıdan fazlasının konusu deniz manzaraları olan Ermeni asıllı Rus ressamdır.

Konstantinovich Aivazovsky (Armenian: Հովհաննես Այվազովսկի – Hovhannes Aivasovsky, originally Aivazian, Russian : Иван Константинович Айвазовский) July 29, 1817 – May 5, 1900) was a Russian world-renowned painter of Armenian descent living and working in Crimea, most famous for his seascapes, which constitute more than half of his paintings. Aivazovsky is widely considered as one of the greatest seascape painters of all times.






Kırım'da bir Karadeniz liman şehri olan Feodosiya'da Ayvazyan soyadını taşıyan yoksul bir Ermeni ailesinde dünyaya geldi. Simferopol Lisesi'nde iken resim yeteneğinden ötürü 16 yaşında Çar I. Nikolay'ın emriyle St. Petersburg Akademisi'ne alındı. 1836'da Akademi'den mezun olduktan sonra devlet tarafından Avrupa'ya gönderildi. Yıllar süren seyahatleri sırasında birçok ülkede sergiler açıldı, çağın en yetenekli Rus ressamı olarak ün kazandı.


1844'te Rusya'ya dönüşünde Rus Donanması'nın resmi ressamlığı görevine atandı. Bu görevi dolayısıyla yaşamı boyunca çok sayıda deniz ve gemi resmi yaptı.

1845'te geldiği İstanbul'da Sultan Abdülmecit tarafından Beylerbeyi Sarayı'nda kabul edildi. 1845-1890 arasında İstanbul'a toplam dört ziyaret yaptı. 1874'teki ziyaretinde Mimarbaşı Sarkis Balyan 'ın  Kuruçeşme Adası üzerinde bulunan ikametgâhında bir ay kadar misafir olarak Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı için sipariş ettiği tabloları hazırladı. 1890'daki son ziyaretinde Sultan II. Abdülhamit'in huzuruna kabul edilerek padişaha iki tablosunu hediye etti.

Beşbinin üzerinde eseri olan Aivazovski'nin tablolarının büyük bir kısmı St. Petersburg, Moskova ve Erivan devlet müzelerinde sergilenmektedir. 30 kadar eseri Türkiye'de Dolmabahçe Sarayı,  Deniz Müzesi, Askeri Müze, Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul Kumkapı Ermeni Patrikhanesi'nin koleksiyonlarında bulunmaktadır.







Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0van_Ayvazovski

http://www.sthdeniz.org/book/export/html/160

Sunay Akın, Önce Çocuklar ve Kadınlar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları